Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Phrases | ||||
Phrases | (biriyle) irtibat halinde | in contact with (one) expr. | ||
I've been in contact with him. Onunla irtibat halindeyim. More Sentences |
||||
Phrases | (biriyle) irtibat halinde | in touch with (someone) expr. | ||
I wish I'd stayed in touch with Tom. Keşke Tom'la irtibat halinde kalsaydım. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | bir işin yapılıp yapılmadığından emin olmak için (biriyle) irtibat halinde olmak | follow up with (one) v. |
Colloquial | ||
Colloquial | (biriyle/bir şeyle) irtibat halinde | in contact (with someone or something) adj. |
Colloquial | biriyle telefonla irtibat halinde | on with expr. |
Colloquial | biriyle internet üzerinden irtibat halinde | on with expr. |